SU
Su canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın %70'ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0.3'ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.
Dünya nüfusunun %40'ını barındıran 80 ülke şimdiden su sıkıntısı çekmektedir. 1940-1980 yılları arasında su kullanımı iki katına çıkmıştır. Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle su ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Dünyadaki mevcut suyun hacmi 141 milyar m3 tür. Bu miktar dünya yüzeyini 3 km. kalınlığında bir tabaka halinde sarabilecek büyüklüktedir. Bu suyun % 98'i okyanuslarda ve iç denizlerde bulunmakta, fakat tuzlu olduğu için, içme suyu olarak kullanıma, sulamaya ve endüstriyel kullanıma uygun değildir. Dünyadaki suların ancak %2.5'i tatlı sudur. Bunun da %87'si buzullarda, toprakta, atmosferde, yeraltı sularında bulunur ve kullanılamaz durumdadır.
İnsanoğlu, su ihtiyacını yüzeysel sular ve yeraltı su kaynaklarından temin etmektedir. Tatlı suların en önemli kaynağı yağışlardır. Küresel yıllık yağış 500 bin m3 olup, her yıl yeryüzüne inen yağış aynı miktardadır. Ülkemizde ise tatlı su kaynakları oldukça sınırlıdır ve ihtiyaca ancak cevap vermektedir. Türkiye'nin kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar m3 olup, bunun %16'sı içme ve kullanmada, %72'si tarımsal sulamada, %12'si de sanayide tüketilmektedir.
Türkiye'nin mevcut su potansiyelinin kullanım oranları;
Kişi başına düşen su kullanımı, toplumun gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran oldukça yüksek olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelerde ise düşüktür. (ABD'de 1692 m3, Avrupa'da 726 m3, Afrika'da 244m"tür.) Dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 mm olup, Türkiye'nin yıllık yağış ortalaması ise 643 mm. dir. Türkiye su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almamakla birlikte, hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olması; mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerektirmektedir.
SU KİRLİLİĞİ
A- Yer altı Suları ve Kirliliği
Yağmur suyu yeryüzüne indiği andan itibaren kirlilik oranında ani bir artış olur. Hayvansal ve bitkisel artıklar, doğal ve suni gübreler, pestisitler ve mikroorganizmalar su ile yeraltına doğru taşınır. Suyun yüzey kısımlarındaki toprak tabakasından süzülmesi sonucunda, zemin cinsi özelliklerine de bağlı olarak kalitesinde önemli miktarlarda artış olur. Askıdaki maddelerin tamamına yakını topraktaki süzülme yoluyla uzaklaşır. Bunun sonucunda mikroorganizmalar büyük ölçüde azalırken, suyun karbondioksit miktarı artar, oksijen miktarı ise azalır.
Yeraltı suyu kirlenmesinin en büyük sebebi, evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan alıcı ortamlara verilmesidir. Katı, sıvı ve gaz atıklar alıcı ortama verildikten sonra; iklim durumuna, toprağın yapısına, yeryüzü şekline, atığın cinsine ve zamana bağlı olarak yeraltı sularına karışır. Ayrıca zirai mücadele ilaçlarının aşırı ve bilinçsiz kullanımı önemli bir kirlilik sebebidir. Kanalizasyon sisteminin bulunmadığı yerlerde, tuvalet çukurlarından ve gübrelerden sızan kirli sular yeraltı suyuna karışarak, özellikle yaz aylarında ölümlere yol açan bulaşıcı hastalıklara sebep olmaktadır.
B- Yerüstü Suları ve Kirliliği
Akarsu, göl ve denizler yerüstü sularını oluştururlar. Dünya nüfusunun hızla artmasına rağmen su kaynaklarının sabit olması, bu kaynakların kirletilmemesini ve çok iyi kullanılmasını gerektirmektedir. Bilinçli su kullanımıyla, yaşam kalitemizi bozmadan alacağımız basit tedbirlerle su kaynaklarımızın kirlenmesini ve tükenmesini önleyebiliriz. Bununla birlikte; üç tarafı denizlerle çevrili olan ve çok sayıda yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının bulunduğu ülkemizde sular, evsel ve endüstriyel atıklarla kirlenmektedir. Bu atıkların arıtılmadan su yataklarına verilmesi, katı atıkların düzensiz olarak alıcı ortama bırakılması, ayrıca bilinçsizce yapılan zirai ilaçlama ve gübrelemeden dolayı yerüstü suları kirlenmektedir.
Sanayinin çevre üzerindeki olumsuz etkisi diğer faktörlerden çok daha fazladır. Sanayi kuruluşlarının; sıvı atıkları ile su kirliliğine, buna bağlı olarak gelişen toprak ve bitki örtüsü üzerinde aşırı kirlenmelere sebep olduğu ve doğa tahribine yol açtığı bilinmektedir. Ayrıca son yıllarda sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesi sonucu köyden kente göç olayı artmış, bu durum hızlı ve düzensiz yapılaşmaya yol açmıştır.
Zirai mücadele için yapılan ilaçlamalarda, havadaki ilaç zerrelerinin rüzgarla sulara taşınması veya tarım ilaçları üretimi yapan fabrikaların atıklarının su kaynaklarına arıtılmadan verilmesi sebebiyle sular kirlenmektedir. Diğer yandan kimyasal gübrelerin bilinçsizce ve aşırı kullanımı da zamanla toprağı çoraklaştırmakta, bunun sonucunda hem toprağın verimi düşmekte, hem de yeraltı sularına sızması ve yüzey su akışlarıyla birlikte yerüstü sularına karışması neticesinde su kirliliğine sebep olmaktadır.
Akarsu Kirliliği:
Akarsular; küçük dereler, yağmur, kar ve kaynak sularıyla beslenirler. Kanalizasyon suları, fabrika atıkları ile havayı kirleten etkenlerin yağmur ve yüzey akışlarıyla taşınması, tarımsal faaliyetler sonucu oluşan pestisit ve gübre gibi kimyasal atıklar, akarsuları kirleten başlıca etkenlerdir. Akarsular ve okyanuslar belli bir seviyeye kadar olan kirliliği arıtma özelliğine sahiptir. Bu sınır aşıldığında suda aşırı kirlilik ve bozulma başlar. Akarsuların bazı etkenlerle kirlenmesi sonucu akarsularda mevcut olan ekolojik denge bozulmakta, bitkiler ve hayvanlar olumsuz yönde etkilenmektedir.
Göl Kirliliği:
Göl kirlenmesinin ana unsurları akarsular ve atmosferik olaylardır. Akarsularla taşınan çözünmüş ve askıdaki maddelerin önemli miktarı erozyon ve kimyasal çözünme sonucu oluşur. Ayrıca asit yağmurları da kirliliği artırmaktadır. Göle karışan kirleticilerin büyük bir kısmı akarsular, endüstriyel atıklar ve drenaj yoluyla taşınmasına karşılık, atmosferle kirliliğin taşınması da son derece önemlidir. Havadaki kirleticilerin yağışlar ve rüzgar gibi atmosferik etkenlerle uzun mesafelere taşınması ve yerüstü sularına karışması sonucu su kirliliği meydana gelmektedir.
Deniz Kirliliği:
Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olduğundan deniz kirliliği hayati önem taşımaktadır. Denizlerin taşımacılık ve turizm amacıyla kullanılması, evsel, endüstriyel atıkların arıtılmadan veya kısmen arıtılarak denize verilmesi, deniz kazaları sonucu meydana gelen petrol akıntıları, akarsulardan denizlere ulaşan tarımsal atıklar, kirlenmeyi meydana getiren başlıca etkenlerdir. Deniz kirliliğine sebep olan atıklar belirli bir zamanda, bir bölgedeki kirlenme yoğunluğuna bağlı olarak insan sağlığına ve çevreye olumsuz yönde etki etmektedir.
Deniz kirliliğine sebep olan diğer faktörleri şöyle sıralayabiliriz:
Deniz kazaları neticesinde önemli miktarlarda petrol döküntüsü suda birikmekte ve canlı ortamını tehdit etmektedir. Özellikle büyük petrol tankerlerinin kazaları sonucunda binlerce ton ham petrol denize dökülmektedir. Ham petrol taşımacılığı, petro-kimya sanayii ve organik kimya sanayiindeki gelişmeler kara, hava ve denizlerdeki kirlilik miktarını artırmıştır. Plastik maddelerin karadan ve gemilerden denize bırakılması, plajlara ve denizin doğal yaşamına ciddi zararlar vermektedir. Karadeniz'de Kirliliğin Sebepleri:
Denizlerimizdeki kirlilik durumunu daha iyi anlamak için Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz'in kirlilik durumlarına kısaca değinmekte fayda vardır.
Karadeniz'in bazı bölgelerinde yapılan araştırmalar sonucunda; koliform bakteri sayısı, organik madde miktarı, bulanıklık gibi kirlilik unsurlarının normal değerlerin üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Trabzon'da yapılan bir araştırmaya göre; deniz kirliliğinin sebepleri önem sırasına göre şöyledir;
Marmara Denizi'nde Kirliliğin Sebepleri:
Marmara Denizi; özellikle Haliç ve İzmit Körfezi başta olmak üzere, fiziksel ve kimyasal kirleticilerin etkisinde kalmıştır. Giderek artan kentsel ve endüstriyel faaliyetler sonucu, bazı kirleticiler sınır değerlerin üzerine çıkmıştır. Bunlara ilaveten Haliç'te dere ve yamaçlardan gelen erozyon kalıntıları kirliliği artırmaktadır.
Ege Denizi'nde Kirliliğin Sebepleri:
Ege Denizi'nde ortaya çıkan en önemli kirletici kaynaklar; B. Menderes, Meriç ve Gediz Nehirleri ile Çanakkale Boğazı ve İzmir şehrinden ileri gelen kentsel ve endüstriyel atıklardır, İzmir Körfezi'nde petrol rafinerilerinden birisinin bulunması ve yoğun deniz trafiği de, petrol ve diğer petrol ürünleriyle körfezin kirlenmesine yol açmaktadır.
Akdeniz'de Kirliliğin Sebepleri:
Deniz yolu taşımacılığı, Mersin'deki petrol rafinerisi ve İskenderun Körfezindeki iki adet petrol boru hattı terminali önemli kirletici unsurlardır. Bununla birlikte Akdeniz'de kirlilik oranı, Marmara ve Ege Deniz'ine göre daha düşüktür.
ATIKSULARIN ARITILMASI İLE İLGİLİ ÜLKEMİZDEKİ DURUM
(Nüfus ve Belediye Bilgileri, TÜİK, 2004 verilerinden alınmıştır.)
Belediye Atıksu Temel Göstergeleri, 1994-2004 TUİK |
1994 |
1995 |
1996 |
1997 |
1998 |
2001 |
2002 |
2003 |
2004 |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Main Wastewater Indicators of Municipalities,1994-2004 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Toplam belediye sayısı |
2 663 |
2 724 |
2 750 |
2 758 |
2 757 |
3 227 |
3 227 |
3 227 |
3 225 |
Total number of municipalities |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Anket uygulanan belediye sayısı |
2 134 |
2 278 |
2 322 |
2 456 |
2 712 |
3 215 |
3 215 |
3 215 |
3 213 |
Number of municipalities questionned |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Anket uygulanan belediye nüfusu |
45 658 019 |
46 327 786 |
45 920 465 |
46 755 788 |
46 529 408 |
53 377 431 |
53 421 379 |
53 430 733 |
53 903 955 |
Population of municipalities questionned |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kanalizasyon şebekesi ile hizmet edilen belediye sayısı |
1 188 |
1 347 |
1 383 |
1 493 |
1 647 |
2 003 |
2 115 |
2 195 |
2 226 |
Number of municipalities served by sewerage system |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kanalizasyon şebekesi ile hizmet edilen nüfusun toplam nüfusa oranı (%) |
52 |
54 |
55 |
58 |
59 |
64 |
65 |
67 |
68 |
Rate of population served by sewerage system in total population (%) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kanalizasyon şebekesi ile hizmet edilen nüfusun belediye nüfusuna oranı (%) |
69 |
72 |
72 |
77 |
78 |
81 |
83 |
85 |
86 |
Rate of population served by sewerage system in municipal population (%) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Deşarj edilen atıksu miktarı (milyon m3 /yıl) |
1 510 |
1 633 |
1 679 |
1 922 |
2 091 |
2 301 |
2 498 |
2 861 |
2 923 |
Amount of wastewater discharged (million m3/year) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Atıksu arıtma tesisi sayısı |
41 |
46 |
55 |
68 |
80 |
126 |
145 |
156 |
172 |
Number of wastewater treatment plants |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Fiziksel - Physical |
3 |
3 |
7 |
9 |
13 |
25 |
28 |
31 |
35 |
Biyolojik - Biological |
38 |
43 |
48 |
59 |
67 |
98 |
114 |
121 |
133 |
Gelişmiş - Advanced |
- |
- |
- |
- |
- |
3 |
3 |
4 |
4 |
Atıksu arıtma tesisi toplam kapasitesi (milyon m3/yıl) |
585 |
607 |
691 |
1 246 |
1 559 |
2 287 |
2 358 |
2 805 |
3 410 |
Total capacity of wastewater treatment plants (million m3/year) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Fiziksel - Physical |
377 |
377 |
413 |
641 |
739 |
770 |
771 |
1 046 |
1 385 |
Biyolojik - Biological |
209 |
231 |
278 |
605 |
820 |
1 250 |
1 320 |
1 484 |
1 750 |
Gelişmiş - Advanced |
- |
- |
- |
- |
- |
267 |
267 |
275 |
275 |
Atıksu arıtma tesislerinde arıtılan atıksu miktarı (milyon m3/yıl) |
150 |
169 |
202 |
366 |
590 |
1 194 |
1 312 |
1 586 |
1 901 |
Amount of wastewater treated by treatment plants (million m3/year) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Fiziksel - Physical |
78 |
79 |
90 |
146 |
282 |
325 |
344 |
482 |
599 |
Biyolojik - Biological |
72 |
90 |
112 |
220 |
308 |
663 |
746 |
877 |
1 071 |
Gelişmiş - Advanced |
- |
- |
- |
- |
- |
206 |
222 |
227 |
231 |
Atıksu arıtma tesisi ile hizmet edilen belediye sayısı |
71 |
75 |
82 |
106 |
119 |
238 |
249 |
278 |
322 |
Number of municipalities served by wastewater treatment plants |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Atıksu arıtma tesisi ile hizmet edilen nüfusun toplam nüfusa oranı (%) |
10 |
9 |
10 |
14 |
17 |
27 |
28 |
30 |
36 |
Rate of population served by wastewater treatment plants in total population (%) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tablodan da görüleceği gibi, 3225 belediyenin 2226’sında kanalizasyon şebekesi mevcuttur. Bir başka deyişle, belediyelerimizin %69’unda kanalizasyon şebekesine sahiptir. 3225 belediyenin 322’sine Atıksu Arıtma Tesisi hizmeti verilmektedir. Bakanlığımız tarafından yapılan çalışmalar sonucunda ülke genelinde 172 adet Belediye Atıksu Arıtma Tesisi bulunmaktadır. Ayrıca 35 adet belediye atıksu arıtma tesisinin inşaatı devam etmekte olup, 7 adet atıksu arıtma tesisi de ihale aşmasındadır.
Ülkemizde faal olan toplam 107 adet OSB (Organize Sanayi Bölgesi) bulunmaktadır. Bunlardan 33’ünün Arıtma Tesisi bulunmakta olup, 9 OSB’de Atıksu Arıtma Tesisi inşaatı devam etmekte ve 3 OSB’de de Atıksu Arıtma Tesisi ihale aşamasındadır. Diğer Organize Sanayi Bölgeleri Çevre Kanunu kapsamında Atıksu Arıtma Tesislerini kanunda belirtilen sürelerde işletmeye almak zorundadırlar.
Ülkemizde bulunan münferit sanayi tesislerinden 3195 adedinde Atıksu Arıtma Tesisi bulunmaktadır.